Makale Özeti:
Giriş
Aile sosyolojisi, demografi ve sosyal psikoloji gibi çeşitli disiplinler, ebeveynin çocukların cinsel davranış ve tutumlarına etki eden en önemli kaynak olduğuna işaret etmektedir (Treboux & Busch-Rossnagel, 1995).
Cinsellikle ilgili konularda değerlerin ve tutumların ebeveynden çocuğa geçmesinin kaçınılmaz olmasına ve sosyalleşme süreci boyunca ebeveynin çocuğu büyük ölçüde etkilemesine (Kotchick, Shaffer, Forehand & Miller, 2001) rağmen, Türkiye’de bu konuda yürütülmüş oldukça sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır.
Bu nedenle bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutumları, cinsellikle ilgili konularda anne ve babayla iletişimi ve cinsellikle ilgili algılanan anne baba tutumları cinsiyete göre incelenmiştir.
Yöntem
Bu araştırmaya, % 59.3 (217) kadın, % 40.4 erkek (148) ve % 0.3 rapor edilmemiş (1) olmak üzere toplam 366 gönüllü üniversite öğrencisi katılmıştır. Katılımcılar, Türkiye’nin batısında yer alan Ege üniversitesinde öğrenim görmektedir. Katılımcıların yaş aralığı, 18 ile 26 arasında değişmekte olup yaş ortalaması 22. 20’dir (S = 2.14).
Kişisel Bilgi Formu. Katılımcıların cinsiyeti, yaşı ve yaşamının büyük bölümünü kiminle birlikte geçirdiğine ilişkin bilgiler hazırlanan bu form ile toplanmıştır.
Evlilik Öncesi Cinselliğe Yönelik Tutum. Katılımcıların, evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutumları, Sprecher,(1989) tarafından geliştirilen Evlilik Öncesi Cinselliğe Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir.
Cinsellikle İlgili Konularda Anne/Babayla İletişim. Katılımcıların, anne ve babalarıyla ayrı ayrı olmak üzere cinsellikle ilgili konularda iletişimleri Askun (2000) tarafından geliştirilen cinsellikle ilgili konularda anne/babayla cinsel iletişim ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir.
Cinsellik Hakkında Algılanan Anne/Baba Tutumları. Katılımcıların, anne ve babalarının cinselliğe yönelik tutumlarına ilişkin algıları ayrı ayrı olmak üzere Askun (2000) tarafından geliştirilen cinsellik hakkında algılanan anne/baba tutumları ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir.
Veri toplama araçları, öğrencilere sınıf ortamında uygulanmıştır. Araştırma verileri toplanmaya başlamadan önce araştırmanın amacı katılımcılara açıklanmış ve öğrencilere verilerin gizli tutulacağı konusunda söz verilmiştir.
Ayrıca öğrencilere, veri toplama araçlarını yanıtlamaya devam etmek istemedikleri noktada bırakabilecekleri konusunda da bilgi verilmiştir.
Verilerin analizinde, tanımlayıcı istatistiklerden, bağımsız gruplar için t testinden ve çok değişkenli varyans analizinden yararlanılmıştır. Etki büyüklükleri eta kare (η²) olarak rapor edilmiştir. .01 küçük, .06 orta ve .14 geniş etki büyüklüğü olarak yorumlanmıştır (Stevens, 2002).
Bulgular
Evlilik Öncesi Cinselliğe Yönelik Tutumda Cinsiyetin Rolüne ilişkin Bulgular
Kız ve erkek öğrenciler arasında evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutumdaki farklılıkları incelemek amacıyla yapılan t testi sonuçları, cinsiyete göre anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir, t(363) = -9.06, p < .001, η² = .18. Etkinin derecesi geniş düzeydedir.
Erkek öğrencilerin evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutum puanlarının ortalamasının (X = 16.25, S = 6.01) kız öğrencilerin tutum puanlarının ortalamasından (X = 10.59, S = 5.74) daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Cinsellikle ilgili Konularda Anne ve Babayla İletişimde Cinsiyetin Rolüne ilişkin Bulgular
Kız ve erkek öğrenciler arasında cinsellikle ilgili konularda anneyle iletişimdeki farklılıkları incelemek amacıyla yapılan t testi sonuçları, cinsiyete göre anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir, t(360) = 7.05, p < .001, η² = .12. Etkinin derecesi orta düzeydedir.
Kız öğrencilerin cinsellikle ilgili konularda anneyle iletişim puanlarının ortalamasının ( X = 7.10, S = 3.37) erkek öğrencilerin iletişim puanlarının ortalamasından (X = 4.84, S = 2.29) daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Kız ve erkek öğrenciler arasında cinsellikle ilgili konularda babayla iletişimdeki farklılıkları incelemek amacıyla yapılan t testi sonuçları da cinsiyete göre anlamlı bir farklılık olduğunu göstermiştir, t(354) = -4.80, p < .001, η² = .06.
Etkinin derecesi orta düzeydedir. Erkek öğrencilerin cinsellikle ilgili konularda babayla iletişim puanlarının ortalamasının ( X = 5.04, S = 2.26) kız öğrencilerin iletişim puanlarının ortalamasından ( X = 4.01, S = 1.74) daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Cinselliğe ilişkin Algılanan Anne Baba Tutumlarında Cinsiyetin Rolüne ilişkin Bulgular
Cinsiyetin araştırmanın iki bağımlı değişkeni (algılanan anne ve baba tutumları) üzerindeki etkisini incelemek amacıyla 2 X 2 çok değişkenli varyans analizi yapılmıştır.
Çok değişkenli varyans analizinin, ön analiz sonuçlarının incelenmesi sonucunda, varyansların ve kovaryansların eşitliği varsayımının ihlal edildiği belirlenmiştir, Box’s F [70, 241874]=1.66, p<.05.
Bu nedenle, Pillai’s Trace sonuçları rapor edilmiştir. Analiz sonuçları, algılanan anne-baba tutumunda cinsiyete göre anlamlı farklılık olduğunu göstermiştir, Pillai’s Trace=.11, F(2,323)=21.38, p=000, η²=.11.
Çok değişkenli varyans analizinin ardından algılanan anne baba tutumlarındaki farklılığın kaynağını incelemek amacıyla tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yapılmıştır. Tip I hatayı kontrol etmek için Holm’s Sequential Bonferroni yöntemi kullanılmış ve her bir ANOVA .05’in bağımlı değişken sayısına bölünmesiyle elde edilen .
025 düzeyinde test edilmiştir (Green & Salkind, 2003).ANOVA sonuçları algılanan anne tutumlarında cinsiyete göre bir farklılık olduğunu F(1, 324)=21.12, p=000, η²=.06, algılanan baba tutumlarında ise cinsiyete göre anlamlı bir farklılık olmadığını F(1, 324)=.008, p=929 göstermiştir.
Algılanan anne tutumuna cinsiyetin etki derecesinin orta düzeyde olduğu görülmüştür. Kız öğrencilerin algılanan anne tutum puanlarının ortalamasının ( X =27.01, S=7.81) erkek öğrencilerin algılanan tutum puanlarından daha yüksek olduğu (X=22.98, S=7.46) bulunmuştur.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutumlarını, cinsellikle ilgili konularda anne ve babalarıyla iletişimlerini ve cinsellikle ilgili
algılanan anne baba tutumlarını cinsiyete göre incelemektir.
Bu araştırmadan elde edilen bulgular, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre evlilik öncesi cinselliğe yönelik daha muhafazakâr tutuma sahip olduğunu göstermektedir. Elde edilen bu bulgu, evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutum ve cinsiyet konusunda yürütülen önceki araştırma bulgularıyla benzerlik göstermektedir.
Cinselliğe yönelik bireysel faktörlerin incelendiği Batı ülkelerindeki (ör., ABD, Kanada veya Avustralya) araştırmaların sonuçları, cinsel tutumlardaki kadın ve erkekler arasındaki farklılığın en tutarlı bulgu olduğunu ortaya koymaktadır (Degaston, Weed & Jensen, 1996; Leiblum, Wiegel & Brickle, 2003).
Bu araştırmalardan elde edilen bulgular da bu araştırmada olduğu gibi, erkeklerin kadınlara göre evlilik öncesi cinselliğe yönelik daha liberal tutuma sahip olduğunu göstermektedir.
Araştırmanın bu bulgusu, Türkiye’de cinsellik konusunda ‚çifte standart? olgusunun hala devam ettiğini göstermektedir. Erkeklerin kadınlara göre evlilik öncesi cinselliği yaşaması toplumsal olarak daha kabul edilebilirdir. Kadınlar için cinselliğin yaşanması evlilikle ilişkilendirildiği için, sosyal, kültürel ve dini değerlerin kadınların evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutumunu daha muhafazakâr yönde etkiliyor olması bu bulgunun olası nedenlerinden biri olabilir.
Cinsellikle ilgili konularda anne ve babayla iletişim konusunda bu araştırmadan elde edilen bulgular, kız öğrencilerin cinsellikle ilgili konularda anneleriyle babalarından daha çok konuştuğunu, erkek öğrencilerin ise cinsellikle ilgili konularda babalarıyla annelerinden daha çok konuştuğunu göstermiştir.
Her ne kadar geleneksel Türk ailesinde baba cinsellikle ilgili konularda temel bilgi kaynağı olmasa da, bu bulgu cinsellik konusunda ebeveyn-çocuk iletişiminin cinsiyete göre değiştiğini doğrulamaktadır (Botchway, 2004). Kız ve erkek çocuklarının farklı gelişimsel deneyimleri yaşamaları bu bulgunun olası açıklamalarından biri olabilir.
Anneleriyle aynı gelişimsel dönemden geçen kız çocuklarının cinsellikle ilgili konuları anneleriyle konuşmaları daha kolay olmuş olabilir, benzer durum baba ve erkek çocuklar arasındaki iletişim için de geçerli olmuş olabilir (Dilorio, Kelley & Hockenberry-Eaton, 1999).
Aynı doğrultuda, ABD’de gerçekleştirilen bir araştırmada erkek çocuklarıyla hem bilgi paylaşımında hem de bir ölçüde değerlerin paylaşılmasında onların erinliğe ulaşmasının anlamlı bir yordayıcı olduğu ayrıca, babaların fiziksel gelişimi ilerleyen çocuklarla cinsel konularda daha fazla konuşma eğiliminde oldukları bulunmuştur (Lehr, Demi, Dilorio & Facteau, 2005).
Araştırmadan elde edilen diğer bulgular, cinselliğe ilişkin algılanan anne tutumunun cinsiyete göre değiştiğini; buna karşın, cinselliğe ilişkin algılanan baba tutumunun cinsiyete göre değişmediğini ortaya koymuştur.
Buna göre, kız öğrenciler erkek öğrencilere göre cinselliğe ilişkin annelerinin tutumunu daha muhafazakâr algılamaktadır. Bu sonuç, Türkiye’de yürütülen diğer araştırma sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir (Şahin, 2005; Askun & Ataca, 2007).
Bu bulgu, Türk kültüründeki kız ve erkek çocuklarının cinsiyet rollerine ilişkin farklı sosyalleşmeleriyle açıklanabilir. Buna göre, Türkiye’de kız ve erkek çocukların ailelerinden cinsellikle ilgili farklı içerikte mesajlar almaları ve bilgi edinmeleri algılanan anne baba tutumlarında kız ve erkek çocuklar arasında farklılıklara yol açmış olabilir.
Literatürde, çocuklara cinsel eğitim verilmesinde ebeveynin çocuğun cinsel eğitimine katılımının önemi vurgulanmaktadır.
Bu araştırmanın bulguları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türk anne ve babaların çocuklarının cinsel eğitiminde kendi rollerine ilişkin duyarlı olmalarının ve çocuklarının cinselliğe ilişkin olumlu tutum kazanmalarında ve sağlıklı davranışlar sergilemelerinde kendilerini eğitmelerinin bir gereklilik olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar ve gençlerin sağlığıyla ilgili politikalar üreten kişiler için çocukların cinsel eğitimi konusunda ebeveynlerin bilgi ve
becerilerini artırmak ve bunun yanı sıra, ebeveyn-çocuk iletişimini cesaretlendirmek ve artırmak amacıyla çeşitli müdahaleler planlamak ve uygulamak temel amaçlardan biri olmalıdır.
Bu araştırma hem cinsiyete göre evlilik öncesi cinselliğe yönelik tutum konusundaki daha önceki araştırma bulgularını desteklemesi hem de cinsiyete göre ebeveyn-çocuk iletişimi ve algılanan anne baba tutumları konusunda yeni bilgiler sunması açısından Türkiye’deki cinsellik konusundaki çalışmalara katkı sağlamaktadır.
Yine de bu araştırmanın bazı sınırlılıklarından bahsedilebilir. Araştırmada veri toplama araçlarının kendini bildirim tarzında olması ve uygun örnekleme yönteminin kullanılmış olması bir sınırlılık olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca bu araştırmada katılımcılara sadece anne ve babalarıyla cinsellikle ilgili konularda konuşup konuşmadıkları sorulmuştur, spesifik olarak bu konuların neler olduğu veya ne konuştukları sorulmamıştır.
Bu konuda daha sonra gerçekleştirilecek araştırmalarda, anne-baba ve çocuk arasında konuşulan konular ve içeriği incelenebilir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de ebeveyne ait değişkenlerin çocukların yaşamlarını nasıl etkilediğine ilişkin daha derinlemesine bilgi elde etmek için genel ebeveynlik tarzları, ebeveyn-çocuk ilişkisi, ebeveyn ve çocuklar arasındaki dolaylı iletişim ve ebeveynin cinsel tutumu gibi (Kotchick vd., 2001) farklı değişkenleri içeren daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
|