Yaşlılık, insan ömrünün sonbaharı olarak görülmektedir. Ancak, son da olsa bir bahardır ve kendine özgü güzellikler ve umutları barındırmakta; yazın yorgunluğunu atmak ve kendine dönmek için fırsatlar sunmaktadır. Tıpkı yaşlılığın; ömrün yorgunluğunu, koşturmacalarını, ağır sorumluluklarını bir kenara bırakıp hayat muhasebesi için fırsatlar sunduğu gibi…

Gençlikle özdeşleştirilen İlkbahar yeşilin bin bir tonunu sunarken yaşlılıkla özdeşleşen sonbahar yeşilin, sarının, kırmızının, kahverenginin, morun, turuncunun tüm tonlarını barındırmaktadır. Tıpkı yaşlılığın; olgunluğu, bilgeliği, deneyim, itidali barındırdığı gibi...

Evet, ülkemiz dünyada genç nüfus oranı en yüksek olan ülkeler arasındadır; ancak bu durum nüfusun hızla yaşlanmakta olduğu gerçeğin değiştirmemektedir. Ortalama iinsan ömrü artarken yaşama eklenen lave yıllar çn hazırlanmak ve ömrün sonbaharını huzur çnde geçrmek yaşlanmakta olan nüfusu bekleyen en öneml gelşm görevlerndendr.

Bu çalışma, Ankara`da kamet eden yaşlı ve orta yaşlı bireylerin kendi pencerelerinden yaşlılığı ve yaşlılığa hazırlanmayı değerlendirdikleri; paylaştıkları hikâyelerine gizledikleri pişmanlıklarını, umutlarını, tavsiyelerin analiz etme çabasının bir ürünüdür.

Araştırma sonucunda, geleneksel toplum yapısının değişime uğramakla beraber hâlâ hâkim olduğu toplumsal yaşam durumlarının km zaman bireysel km zaman ekonomik kimi zaman alev nedenlerle yaşlanmaya hazırlanmayı engellediği ve bireylerin genç yaşlarından itibaren karşılamaları gerekeni birçok yaşam boyu öğrenme gereksinimler olduğu ortaya çıkmıştır.

Birçok okuyucunun muhtemelen gündemlerine henüz iihç almadıkları yaşlılığı düşünmelerine ve hayat serüvenlerine farklı açılardan bakmalarına katkı sunması dileklerimizle…